KONU AÇ !

Topluluğumuzda Konular Açın ve Bize Ulaşın !

Yeni Konular !

Konulara Yorum Yapın ve Konunuzu Öne Çıkarın !

Bize Ulaşın !

Yöneticilerimiz Size 7/24 Yardımcı Olmak İçin Hazır !

SİLKROAD TÜRKİYE'NİN EN YENİ SİSTEMLİ VE MÜŞTERİ SEVGİSİYLE EN İYİ REKLAM PLATFORMLARINDAN BİTANESİ SROCENTER SEN YOKSAN Bİ KİŞİ EKSİK !

1980’lerin Arcade Oyunları Tadında! Volgarr the Viking II İncelemesi

srocenter Can

Forum Admin
Moderatör
Center Üyesi
Bilişim Sahibi
Çevirmen
Coder
Grafiker
Guild Master
Guild Üyesi
Reklamcı
Server Sahibi
Supporter
V.i.P
Katılım
18 Haz 2023
Mesajlar
15,992
Tepkime puanı
4
Puanları
38
1970 ve sonrasındaki birkaç yıl şüphesiz oyun sektörünün altın yılları idi. Her bir çocuk cebinden artırdığı harçlığı neye harcayacağını pekala biliyordu. Jetonlar ve o jetonları harcayabilecek tonla arcade makinesi. Space Invaders‘ından Donkey Kong‘una, Pac-Man‘inden Galaxian‘ına pek çok oyuna kim bilir kaç jeton atıldı o dönemler.

Bu yapımlar liderlik tabloları ve öğrenmesi kolay ancak ustalaşması zor sistemleri ile bir hayli eğlence ve rekabet ortamı oluştu o yıllarda. Elbet o günlerden bu yana çok sular aktı ve oyun sektörü bambaşka bir noktaya, o dönemler hayal dahi edilemeyecek bir seviyeye ulaştı. Lakin o günlere yeniden götürmeyi vadeden oyunlar da sektöre dahil olma sıklığını artırdı. Bugün ele alacağımız Volgarr the Viking II ise bunlar arasındaki yerini, ilk oyununun 11 yıl ardından görücüye çıkarak alıyor.
İncelemeye geçmeden önce:


Şimdi oyunun zorluğu gibi etmenlere değinmeden önce incelemeyi daha anlaşılabilir kılmak için kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Ben yaşım dolayısıyla Arcade dönemini tadabilmiş bir kimse değilim. Hatta oyunlarla da bir hayli geç, 2018 yılında liseye geçtiğim yaz tatilinde tanıştım. Toyluğumu atmam yaklaşık 3 ay kadar sürdü ve sonrasında büyük bir tutku beslediğim Souls janrası ile Bloodborne sayesinde tanıştım.

Yaklaşık bir saat içerisinde oyuna adapte olup o tatminkarlık duygusunu iliklerime kadar hissettim Sonrasındaysa hiç vakit kaybetmeden Dark Souls Remastered, Dark Souls 2 Scholar of the First Sin ve Elden Ring yapımlarını da bitirip Elden Ring haricindekilerin platin kupalarını aldım. Şimdi bu bilgiyi niçin paylaştım ona gelelim.

Günümüzün zor oyunları olarak nitelendirilen işleri bir biçimde bitirebilmeyi başardım. Platformer türündeki zorlayıcı yapımlardaysa ite kaka da olsa ilerleme kat edip bitirebildim. Lakin Volgarr the Viking’deki zorluk pek bana hitap eden bir zorluk olmayan ikinci kategoride yer alıyor. Peki bendeki bu durumu kırabilmeyi başardı mı? Buruk bir hayır. Haydi detaylarına değinelim.
Volgarr kimdir necidir?


Öncelikle Volgarr isimli abimizin kim olduğu sorusuna cevap vermemiz gerekir. Takvim yapraklarını biraz geriye, 2013’e alalım ve Volgarr the Viking isimli ilk oyuna kısaca değinelim.
Volgarr-the-Viking-ilk-oyun.jpg


Karakterimiz Volgarr adı üstünde bir viking hem de ne viking. Odin tarafından verilen “ejderhayı öldür” göreviyle kaskını, kılıcını, mızrağını bir de kalkanını alıyor ve maceraya atılıyor. Oyuncu olarak binbir çile çekmemizin ardından gayesine eriyor.

Seri hikaye noktasında ne selefinde ne de devamında çok ciddiye almıyor desek yanlış olmaz. Bu türde bir oyun hikayesinden ziyade başka yönleriyle öne çıkmak ister. Yine de hem tema olarak hem de işleyiş olarak hoş bir iş mevcut. Bu başlığı tamamlayacak olursak İskandinav topraklarında bir canavar ve onu alt edecek bir kahraman teması Volgarr the Viking II boyunca da işleniyor.
Volgarr the Viking II Seksenleri aratmayan, ustalaşmanın zor ancak adil olduğu bir yapıda


Tek bir darbe, tek bir can; Volgarr the Viking II’de oyuncuyu üfleyip püflemeye itecek olanen büyük etmenlerden biri. Yapımcı arcade zorluğu nitelendirmesinde bir hayli ciddiymiş. Gerçekten affı olmayan bir sistem oyuna entegre edilmiş. Bunu biraz daha açarak örneklendirelim.

Düşmanların vuruşları eğer sandıklardan zırh gibi eşyalar toplamadıysak ölümcül. Bir platformdan öbürüne atlarken altında zemin olmayan bir noktaya mı düştün? Geçmiş olsun topladığın tüm eşyalarla beraber dibi boyladın. Şimdi ne mi olacak yeniden başlayacaksın.

Yapımcılar bu deneyimden mahrum kalmak istemeyen ancak sık ölen oyuncular için de bir mod düşünmüş. Canlarınızı bitirip devam et seçeneğini seçtikçe karakterimizin ten rengi soluyor soluyor ve Undead Volgarr açığa çıkıyor. Bu kısma daha sonra değinecek olsam da oyunun kolay modu olduğu bilgisini vereyim.

Ben deneyimim boyunca ölümü en çok dibi boylayarak yaşadım ne yazık ki. Haliyle her seferinde de yeniden başladım. Bu noktada işleri kolaylaştıran checkpoint sistemi olsa da çözene kadar pek çok kez ölmüş oluyor idim. Checkpoint demişken kullanımının zorunlu olmadığı bilgisini de paylaşalım. Eğer kendinize güvenen bir oyuncuysanız birtakım extra eşyalar ve can elde etmek karşılığı checkpointi kırabiliyorsunuz.
Volgarr-the-Viking-Checkpoint.jpg


Bir başka beni zorlayan kısımsa bir platformdan öbürüne geçerken alt etmem gereken düşmanlardı. Sahip olduğumuz mızrak ile onları yok etmek işleri bir hayli kolaylaştırıyor. Öbür türlü o düşmanın olduğu noktadan geçerken saldırısını yapıyor ve sizi bilin bakalım nereye yolluyor? Dibe…

Tüm bunların ışığında düşmanların ve bossların ben nezdinde o denli zorlayıcı olmadığını söyleyebilirim. Daha doğrusu adil bir zorlukları olduğunu söyleyebilirim. Fakat platform sekanslarında belli başlı düşmanlar işin içine giriyorsa vay benim halime vay. Daha önce geçilemeyen bir düşmanı alt etmek, daha önce geçilemeyen bir platform kısmını geçmekten daha kolay oldu benim için yapım boyunca.
Kazanmak kaybetmekten geçiyor: Oynanış ve bölüm yapıları


Volgarr the Viking II’de kazanmak, kesinlikle kaybetmekten geçiyor. Bir önceki başlıkta değindiğim kısımlara çok fazla vakit ayırmadan oynanış ve bölüm yapıları hakkında bahsedeceğim. Bu cümleyi kurmamın en başında, bölümleri ve düşmanları daha iyi tanımamız yatmakta.

Düşmanlar noktasında bölümlerden bölümlere farklı düşmanlar ve elbette hareket şemaları bulunuyor. Her bir bölümün süresi nezdinde yeteri çeşitliliğe sahip olduğunu düşünüyorum. Bölümü tamamlamak için gereken süre de öyle çok sıkacak ve tekrara düşürecek cinsten değil. Tam bir düşmana karşı açık ara üstünlük kurduğunuzda yenileri geliyor ve döngü başa dönüyor.
Volgarr-the-Viking-kum.jpg


Volgarr the Viking II ne kadar iyi oynayıp oynamadığınıza göre şekil alan 6 farklı sona da sahip. Tüm bunlar oyun boyunca kaç kez öldüğünüz ve devam etme hakkı kullandığınıza göre değişkenlik göstermekte. Örnek vermek gerekirse, tüm canlarınızı kullanıp ölünce yalnızca bir kez devam etme hakkı kullanırsanız oyunun esas sonuna ulaşabilecekken biraz sonra değineceğimiz Undead Volgarr olarak bitirirseniz ise en kötü sonu elde etmiş olacaksınız.

Karakterimiz Volgarr’ın sahip olduğu ekipmanlara da değinmeyi ihmal etmeyelim. Kendisi default olarak bir kılıç, mızrak ve bir kalkana sahip. Kılıç pekala düşmanları alt etmede işe yararken kalkan da gelen saldırıları engellemede iş görüyor.

Gelgelelim ki mızrak daha işlevsel bir silah konumunda. Hatta bölümlerde ilerleme kaydetmek ondan geçiyor. Volgarr the Viking II serüvenimiz boyunca duvarlara mızraklar atarak kendimize platformlar oluşturuyor ve sıradaki bilinmez zorluğa hareket ediyoruz. Bölümlerin büyük bir kısmında kullanmış olduğumuz bu mekanik oyuna iyi entegre edilmeyi bırak bölümler bizzat bu mekaniğin fonksiyonu üzerine tasarlanmış desek yanlış olmaz. Bölümden bölüme değişen müzik ve atmosfer de İskandinav temasına pekala uygundu.
Volgarr-the-Viking-Platformlar.jpg


Volgarr’ın sahip olduğu eşyalar bunlar. Bir de sahip olabilecekleri var. Bunlar bölümlere dağılmış sandıklardan ya da gizlenmiş noktalardan elde edilebilir eşyalar. Kimisi düşmanların tek vuruştaki ölümcül darbelerini engelleyen bir zırh parçası olurken kimiyse saldırımızı artıran alevli bir kılıç olabiliyor.

Nitekim Volgarr the Viking II hali hazırda işleyen formülü ilk oyundan almış ve Volgarr the Viking II’ye de taşımız. Böyle dişe dokunur raddede mühim bir yenilik bulunmasa da yeni bölümlerle amansız bir mücadeleye atılmak, pekala zor ama bir o kadar da tatmin edici ve keyifli.
Optimizasyon ve diğer oyun modları


İncelemenin yavaştan sonuna gelirken değinmek istediğim bir iki kısım daha var. Volgarr the Viking II oynarken değerlendirebileceğiniz iki mod daha bulunuyor. Biri Practice Mod olarak adlandırılırken diğeriyse Undead Volgarr yani bir nevi kolay mod. Bir de basit arayüz değişiklikleri ve kontrol tercihleri için ayrılan özelleştirilebilir kısım yer almakta.
Volgarr-the-Viking-Erisilebilirlik.jpg


Herhangi bir dünyayı tamamladıktan sonra açılan Practice Mod ile o bölümdeki ustalığınızı konuşturabilir ve bir başka delilik olan Speedrun yaparak bitirmek için pratik yapabilir ya da sadece öylesine oynamak isteyebilirsiniz. Boss’u yenerek bölümü tamamladıktan sonra bu modu kullandığınız takdirde ufak değişiklikler fark etmeniz de olası çünkü bazı eklemeler mevcut.

Gelelim bir diğer tam olarak mod olmasa da demekte sorun görmediğim Undead Volgarr’a. çok fazla ölüp devam etme seçeneğini kullanınca Volgarr’ın betinin benzinin attığını söylemiştik. Nihayetinde zombi vari bir yapıya bürünen Volgarr, artık düşmanlardan hasar yemiyor fakat altında zemin olmayan yerlere düştüğünde yine ölüyor. Bu modun aktifleştiğini altın tonlarından gümüşe dönen arayüz veya Volgarr’ın Hulk benzeri görünüşünden de anlayabilirsiniz. Bu modu etkisizleştirmek içinse kayıt dosyanızı silmek gerekiyor.
Volgarr-the-Viking-Normal.jpg
Normal Volgarr
Volgarr-the-Viking-Undead-Volgarr.jpg
Undead Volgarr

Son olarak sistem gereksinimleri noktasında göze çarpan 8 GB’lık RAM ve de 1050ti gereksinimi bulunuyor. Kalan bileşenler içinse endişe etmeye pek gerek yok. Oyun boyunca herhangi bir bug veya sorunla karşılaşmamakla beraber sabit 240 FPS her daim bana eşlik etti.

Crazy Vikings Studio ve Digital Eclipse tarafından geliştirilen ve yine Digital Eclipse tarafından yayınlanan Volgarr the Viking II,7 Ağustos 2024 itibariyle çıkmış bulunuyor. Eğer okuyacak farklı bir inceleme arıyorsanız incelememize göz atabilirsiniz.
 
Üst