srocenter Can
Forum Admin
Moderatör
Center Üyesi
Bilişim Sahibi
Çevirmen
Coder
Grafiker
Guild Master
Guild Üyesi
Reklamcı
Server Sahibi
Supporter
V.i.P
- Katılım
- 18 Haz 2023
- Mesajlar
- 20,135
- Tepkime puanı
- 12
- Puanları
- 38
Tomas Sala ve Wired Productions ortaklığında geliştirilen Bulwark: Falconeer Chronicles çıkışını gerçekleştirdi. Peki Bulwark: Falconeer Chronicles bizlere neler sunuyor? Satın almaya değer mi? Tüm detaylarıyla Bulwark: Falconeer Chronicles inceleme yazımız yayımda!
Bulwark: Falconeer Chronicles İnceleme
Tomas Sala’nın Falconeer serisi, epik anlara sahip bir hava it dalaşından gerçek zamanlı savaşa sahip bir şehir kurma stratejisine kadar yıllar içinde büyük bir değişim geçirdi. Bulwark: Falconeer Chronicles daha çok inşaat oyunlarının minimalist tarafına doğru eğiliyor. Mekanik derinliği kapsamlı olmasa da, savunmanızı inşaa etmek ve genişletmek kadar keşif ve potansiyel fetihlere de yöneliyor olması onu güçlü kılıyor.
The Falconeer ile aynı evrende geçen Bulwark, The Falconeer’ın yaklaşık kırk yıl sonrasını ele alıyor. Üç gruptan biri olarak başlıyorsunuz – barış ve inşa etmeyi destekleyen Free Houses; geçmişin Imperium’una sadık kalan Imperial Remnant; ve Mancer Order. Her fraksiyonun kendine özgü bir başlangıç konumu ve bina estetiği bulunurken, yükseltmeler için farklı malzemelere de ihtiyaç duyuluyor.
Demir, taş ve ahşap için gerekli kaynak çıkarıcıları kurduktan sonra işçilere ihtiyacınız var. İşçilerin gidip gelebilmelerini sağlarken yerleşim yerinizin yakınındaki kaynak düğümlerine doğru düzenli bir akış sağlamak için kuleler ve yürüyüş yolları inşaa etmeniz yararınıza olacaktır. Şehrinizi genişletin ve bazı kaynakları daha uzak mesafelere taşımak için limanlar inşa edin.
Belirli malzemeleri taşımakta uzmanlaşmış kaptanlar kiralayın ve tedarik rotaları oluşturun. Tüm bunlar standart şehir kurma yöntemlerinden sadece bazıları ancak sadeleştirilmiş ve kolaylaştırılmıştır. Sadeleştirilmiş olan Falconeer Chronicles, bu türe yeni oyuncuların da dikkatini çekebilir.
Gelişigüzel inşa etmeye teşvik edilseniz de bazı sınırlar yok değil. Örneğin siperler dik dağlık araziye veya Ursee’ye inşa ediliyor. Bu da savunma için sınırlı alanınız olduğu anlamına geliyor. Karakollar yükseltilebilirken, kuleler birden fazla kat ve atanmış komutanlarla süsleniyor, yürüyüş yolları ise siperlere dönüştürülebiliyor.
Belirli bir fraksiyon veya oyun tarzıyla kısıtlı değilsiniz. Bannerless ve Freebooters (Sancaksızlar ve Serbest Yağmacılar) da dahil olmak üzere diğer grupları davanıza katılmaya davet etmek mümkün. Onlarla izole yerleşimlerinde ya da yelken açarken rastgele karşılaşacak ve onları davanıza davet edebileceksiniz. Bunu yapmak, onların ileri karakollarını yıkıp kendi siperinize taşımanıza olanak tanıyarak söz konusu gruba olan bağlılığı artırır.
Benzer şekilde, farklı geçmişlere sahip kaptanlar ve komutanlar getirilebilir ve bazı benzersiz birimler ile donanmanıza güç katabilirsiniz. Hatta ikmal yollarınızı baskınlardan korumanıza yardımcı olabilecek savaş gemilerine sahip kaptanlarla bile karşılaşabilirsiniz.
Kaynak tahsisi ilk başta biraz kafa karıştırıcı olabilir çünkü tüm bu yürüyüş yollarına rağmen, Sancaksızlar hepsini kullanırken Mancer karakollarınızın yükseltmeler için gerekli taşa erişemediğini fark edeceksiniz. İyi haber şu ki, siperinizi uygun gördüğünüz şekilde yıkıp yeniden inşa edebilir, belirli karakolları limanlara daha yakın konumlandırabilir ve herhangi bir maddi sonuç olmadan belirli kaynakları getirebilirsiniz.
Farklı kaptanların ticaret rotalarını paylaşmamasını ve belirli başlangıç ve bitiş limanları oluşturmak zorunda kalmasını anlayabilsem de, siper için ortak bir kaynak havuzu güzel olurdu.
Farklı fraksiyonların popülasyonlarını dengelerken, biraz incelik gerekli. Belirli bir fraksiyon baskın hale gelirse, savaş desteği karşılığında Sancaksızlarla ticaret ve barış anlaşmaları düzenlemek gibi avantajlar sağlayabilir. Hatta onların yerleşimlerini davanıza katılmaya davet edebilir ve sonunda benzersiz bonuslara sahip hizip liderlerinin kilidini açabilirsiniz.
Elbette, Mancer Order gibi bir fraksiyonun parçası olmak, diğer hizalanmış yerleşimlerin sizinle anlaşma yapmak isteyeceğini garanti etmez. Bir Mancer ileri karakoluna kur yaparken, onların benim davama katılmalarını sağlamak, fraksiyon hakkında daha derin bilgi sahibi olmayı gerektiriyordu.
İyi tarafından bakarsak, diğer karakollara sahip olurken daha agresif bir yaklaşım sergileyebilir, savaş ilan edebilir ve gemi donanmanızla ve Falconeer’lar aracılığıyla yıkıma hükmedebilirsiniz. Gelelim en can alıcı noktaya… Maalesef Bulwark: Falconeer Chronicles’ın savaş sistemi fazlasıyla ucuz hissettiriyor. Yapmanız gereken tek şey, kuvvetleriniz otomatik olarak düşmana boyun eğdirirken bir ileri karakolun yakınında beklemek.
İş genellikle birimlerin sağlığına ve sayısına kalıyor ve savaş sırasında bunu ölçmek zor olabiliyor (kayıp bildirimleri dışında). Savaşan taraflar, kimin kaybettiğine bağlı olarak azalan üstteki iki çubukla gösteriliyor. Neden?
Savaş grubunuza katılan birim türleri üzerinde çok az kontrolünüz var ve sağlıklarını yenileyen gezgin gemilerle karşılaşabilseniz de, bir çatışmayı kaybettikten sonra birimleri nasıl geri kazanacağınız belirsiz. Savaş sistemi ucuz hissettirse de, diğer fraksiyon karakollarını teslim olmaya zorlayabilecek silahlara sahip dev bir deniz kaplumbağası gibi efsanevi birimlere erişmek harika.
Diğer grupların öfkesini bir kez kışkırttığınızda, savaş gemilerini göndermeyi bırakmayacaklardır. O zaman geriye kalan tek seçenek, şehirlerinin her birine girip teslim olmaya zorlamak. Geri dönüşü olmayan bir nokta olsa bile, daha diplomatik seçenekler sunulabilirdi oyuncuya.
Kontroller karmaşık olmasa da garip bir yapıya sahip. Mesela Surveyor’unuzu serbestçe hareket ettiremiyorsunuz, bunun yerine hareket etmesi için noktalar belirlemeniz gerekiyor. Bir liman, karakol veya kaynak çıkarıcı inşa etmek gibi etkileşimli bir simge ortaya çıkarsa, tek bir düğmeye basmak yeterli. Ancak siperiniz geliştikçe bu durum daha hantal bir hal alıyor çünkü bazen her şey imlecinizin konumuna bağlı olabiliyor.
Binaları yükseltmek için gerekli olan binaların kendilerine geçebilir ve kuleler oluşturmak için karakollardan düğümleri uzatabilir ve sezgisel olarak bunları birbirine bağlayabilirsiniz. Ancak, bunu başarmak için binadan binaya manuel olarak atlıyorsunuz, her seferinde imlecinizi uzatıyor ve onay düğmesine basıyorsunuz. Yer yer boğucu olabiliyor. Siperleri taramak için serbest bir imleç kesinlikle işleri kolaylaştırırdı.
Oynanış döngüsü zaman zaman basit gelse de, Great Ursee’de uçarken, rastgele bireylerle karşılaşıp onları yerleşiminize eklemek veya pusuları keşfedip onlarla savaşmak eğlenceli. Yine de, estetiğin ne kadar muhteşem olabileceği göz önüne alındığında, hikaye unsurlarının ve karakterizasyonun yüzeysel kalması utanç verici.
En azından, görülmeye değer devasa siperler inşa etmek ve yaratmak isteyenler için bir Serbest İnşa Modu mevcut. Dileyen bu mod sayesinde özgürce şehrini şekillendirebilir ve stres atabilir.
İnceleme yazımızı toparlayacak olursak; Bulwark: Falconeer Chronicles, şehir kurma türünü yeniden tanımlamayacak girişimlerde bulunan bir proje değil. Öyle bir iddiası da yok zaten. Ancak belirgin bir şekilde göze çarpan sorunları (savaş sistemi ve hikayesel derinlik yoksunluğu) nedeniyle gölgede kalıyor. Yine de, şehir kurma oyunlarına göre sağlam, göze hoş gelen ve içine dalması keyifli bir oyun.İlginizi çekebilir:Â
Peki siz Bulwark: Falconeer Chronicles inceleme yazımız hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi hemen aşağıda yer alan yorumlar sekmesi üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın sevgili geek.com.tr okuyucuları.
Bulwark: Falconeer Chronicles İnceleme
Tomas Sala’nın Falconeer serisi, epik anlara sahip bir hava it dalaşından gerçek zamanlı savaşa sahip bir şehir kurma stratejisine kadar yıllar içinde büyük bir değişim geçirdi. Bulwark: Falconeer Chronicles daha çok inşaat oyunlarının minimalist tarafına doğru eğiliyor. Mekanik derinliği kapsamlı olmasa da, savunmanızı inşaa etmek ve genişletmek kadar keşif ve potansiyel fetihlere de yöneliyor olması onu güçlü kılıyor.
The Falconeer ile aynı evrende geçen Bulwark, The Falconeer’ın yaklaşık kırk yıl sonrasını ele alıyor. Üç gruptan biri olarak başlıyorsunuz – barış ve inşa etmeyi destekleyen Free Houses; geçmişin Imperium’una sadık kalan Imperial Remnant; ve Mancer Order. Her fraksiyonun kendine özgü bir başlangıç konumu ve bina estetiği bulunurken, yükseltmeler için farklı malzemelere de ihtiyaç duyuluyor.
Demir, taş ve ahşap için gerekli kaynak çıkarıcıları kurduktan sonra işçilere ihtiyacınız var. İşçilerin gidip gelebilmelerini sağlarken yerleşim yerinizin yakınındaki kaynak düğümlerine doğru düzenli bir akış sağlamak için kuleler ve yürüyüş yolları inşaa etmeniz yararınıza olacaktır. Şehrinizi genişletin ve bazı kaynakları daha uzak mesafelere taşımak için limanlar inşa edin.
Belirli malzemeleri taşımakta uzmanlaşmış kaptanlar kiralayın ve tedarik rotaları oluşturun. Tüm bunlar standart şehir kurma yöntemlerinden sadece bazıları ancak sadeleştirilmiş ve kolaylaştırılmıştır. Sadeleştirilmiş olan Falconeer Chronicles, bu türe yeni oyuncuların da dikkatini çekebilir.
Gelişigüzel inşa etmeye teşvik edilseniz de bazı sınırlar yok değil. Örneğin siperler dik dağlık araziye veya Ursee’ye inşa ediliyor. Bu da savunma için sınırlı alanınız olduğu anlamına geliyor. Karakollar yükseltilebilirken, kuleler birden fazla kat ve atanmış komutanlarla süsleniyor, yürüyüş yolları ise siperlere dönüştürülebiliyor.
Belirli bir fraksiyon veya oyun tarzıyla kısıtlı değilsiniz. Bannerless ve Freebooters (Sancaksızlar ve Serbest Yağmacılar) da dahil olmak üzere diğer grupları davanıza katılmaya davet etmek mümkün. Onlarla izole yerleşimlerinde ya da yelken açarken rastgele karşılaşacak ve onları davanıza davet edebileceksiniz. Bunu yapmak, onların ileri karakollarını yıkıp kendi siperinize taşımanıza olanak tanıyarak söz konusu gruba olan bağlılığı artırır.
Benzer şekilde, farklı geçmişlere sahip kaptanlar ve komutanlar getirilebilir ve bazı benzersiz birimler ile donanmanıza güç katabilirsiniz. Hatta ikmal yollarınızı baskınlardan korumanıza yardımcı olabilecek savaş gemilerine sahip kaptanlarla bile karşılaşabilirsiniz.
Kaynak tahsisi ilk başta biraz kafa karıştırıcı olabilir çünkü tüm bu yürüyüş yollarına rağmen, Sancaksızlar hepsini kullanırken Mancer karakollarınızın yükseltmeler için gerekli taşa erişemediğini fark edeceksiniz. İyi haber şu ki, siperinizi uygun gördüğünüz şekilde yıkıp yeniden inşa edebilir, belirli karakolları limanlara daha yakın konumlandırabilir ve herhangi bir maddi sonuç olmadan belirli kaynakları getirebilirsiniz.
Farklı kaptanların ticaret rotalarını paylaşmamasını ve belirli başlangıç ve bitiş limanları oluşturmak zorunda kalmasını anlayabilsem de, siper için ortak bir kaynak havuzu güzel olurdu.
Farklı fraksiyonların popülasyonlarını dengelerken, biraz incelik gerekli. Belirli bir fraksiyon baskın hale gelirse, savaş desteği karşılığında Sancaksızlarla ticaret ve barış anlaşmaları düzenlemek gibi avantajlar sağlayabilir. Hatta onların yerleşimlerini davanıza katılmaya davet edebilir ve sonunda benzersiz bonuslara sahip hizip liderlerinin kilidini açabilirsiniz.
Elbette, Mancer Order gibi bir fraksiyonun parçası olmak, diğer hizalanmış yerleşimlerin sizinle anlaşma yapmak isteyeceğini garanti etmez. Bir Mancer ileri karakoluna kur yaparken, onların benim davama katılmalarını sağlamak, fraksiyon hakkında daha derin bilgi sahibi olmayı gerektiriyordu.
İyi tarafından bakarsak, diğer karakollara sahip olurken daha agresif bir yaklaşım sergileyebilir, savaş ilan edebilir ve gemi donanmanızla ve Falconeer’lar aracılığıyla yıkıma hükmedebilirsiniz. Gelelim en can alıcı noktaya… Maalesef Bulwark: Falconeer Chronicles’ın savaş sistemi fazlasıyla ucuz hissettiriyor. Yapmanız gereken tek şey, kuvvetleriniz otomatik olarak düşmana boyun eğdirirken bir ileri karakolun yakınında beklemek.
İş genellikle birimlerin sağlığına ve sayısına kalıyor ve savaş sırasında bunu ölçmek zor olabiliyor (kayıp bildirimleri dışında). Savaşan taraflar, kimin kaybettiğine bağlı olarak azalan üstteki iki çubukla gösteriliyor. Neden?
Savaş grubunuza katılan birim türleri üzerinde çok az kontrolünüz var ve sağlıklarını yenileyen gezgin gemilerle karşılaşabilseniz de, bir çatışmayı kaybettikten sonra birimleri nasıl geri kazanacağınız belirsiz. Savaş sistemi ucuz hissettirse de, diğer fraksiyon karakollarını teslim olmaya zorlayabilecek silahlara sahip dev bir deniz kaplumbağası gibi efsanevi birimlere erişmek harika.
Diğer grupların öfkesini bir kez kışkırttığınızda, savaş gemilerini göndermeyi bırakmayacaklardır. O zaman geriye kalan tek seçenek, şehirlerinin her birine girip teslim olmaya zorlamak. Geri dönüşü olmayan bir nokta olsa bile, daha diplomatik seçenekler sunulabilirdi oyuncuya.
Kontroller karmaşık olmasa da garip bir yapıya sahip. Mesela Surveyor’unuzu serbestçe hareket ettiremiyorsunuz, bunun yerine hareket etmesi için noktalar belirlemeniz gerekiyor. Bir liman, karakol veya kaynak çıkarıcı inşa etmek gibi etkileşimli bir simge ortaya çıkarsa, tek bir düğmeye basmak yeterli. Ancak siperiniz geliştikçe bu durum daha hantal bir hal alıyor çünkü bazen her şey imlecinizin konumuna bağlı olabiliyor.
Binaları yükseltmek için gerekli olan binaların kendilerine geçebilir ve kuleler oluşturmak için karakollardan düğümleri uzatabilir ve sezgisel olarak bunları birbirine bağlayabilirsiniz. Ancak, bunu başarmak için binadan binaya manuel olarak atlıyorsunuz, her seferinde imlecinizi uzatıyor ve onay düğmesine basıyorsunuz. Yer yer boğucu olabiliyor. Siperleri taramak için serbest bir imleç kesinlikle işleri kolaylaştırırdı.
Oynanış döngüsü zaman zaman basit gelse de, Great Ursee’de uçarken, rastgele bireylerle karşılaşıp onları yerleşiminize eklemek veya pusuları keşfedip onlarla savaşmak eğlenceli. Yine de, estetiğin ne kadar muhteşem olabileceği göz önüne alındığında, hikaye unsurlarının ve karakterizasyonun yüzeysel kalması utanç verici.
En azından, görülmeye değer devasa siperler inşa etmek ve yaratmak isteyenler için bir Serbest İnşa Modu mevcut. Dileyen bu mod sayesinde özgürce şehrini şekillendirebilir ve stres atabilir.
İnceleme yazımızı toparlayacak olursak; Bulwark: Falconeer Chronicles, şehir kurma türünü yeniden tanımlamayacak girişimlerde bulunan bir proje değil. Öyle bir iddiası da yok zaten. Ancak belirgin bir şekilde göze çarpan sorunları (savaş sistemi ve hikayesel derinlik yoksunluğu) nedeniyle gölgede kalıyor. Yine de, şehir kurma oyunlarına göre sağlam, göze hoş gelen ve içine dalması keyifli bir oyun.İlginizi çekebilir:Â
Peki siz Bulwark: Falconeer Chronicles inceleme yazımız hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi hemen aşağıda yer alan yorumlar sekmesi üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın sevgili geek.com.tr okuyucuları.
