Gölgelerin Gücü Adına! – SCHiM İncelemesi

[srocenter Can]

Hayatın tüm kargaşası içerisinde yer yer dinlenme ve rahatlama ihtiyacı duyduğumuz pekala doğrudur. Kimimiz bunu ailesiyle, arkadaşlarıyla vakit geçirerek kimimizse yoğun düşünme aktivitesi gerektirmeyen dizi, film veyahut oyunlarla sağlarız.

Bugün incelemesini kaleme alacağımız SCHIM ise bu oyunlar arasında yer edinebilecek kuvvetli bir aday. 3 boyutlu dünyası, bölüm bölüm değişen renk paleti ve etkileşim dolu dünyasıyla gölgeden gölgeye atlamak; bulmaca oyununun öne çıkan yönleri arasında. Haydi lafı daha da uzatmadan “Schim’cik ne olacak” diyip incelememize geçelim.
Nedir bu Schimlerin olayı?


Yapımcılar bu kavramı açıklarken: “Schim; bir nesnenin, varlığın veya canlının ruhudur” kelimelerini kullanıyor ve devamında ruhun varlığından ayrılmaması gerekir diye ekliyor. Ne yazık ki yapımda başımıza gelense tam olarak bu. Schim’ini kaybetmiş bir insana binbir zorlukla dönmeye çalışan bir ruh parçasının kontrolünü alıyoruz.

Oyunda bölüm bölüm ilerleyen bir yapı mevcut. Her bir bölüm kendi içerisinde bir hikaye anlatma çabasında. Karakter temelli anlatılan esas bir hikayenin yanında etkileşime geçilebilen ögelerle anlaşılan ufak hikayeler de mevcut. Sunulan hikayeleri bir bulmaca oyununda yer aldığı faktörünü de göz ardı etmeden değerlendirirsek yeterli olduğu kanaatindeyim.

Gölgeden gölgeye atla, bulmacaları tamamla


Yapımın bölüm bölüm ilerleyen bir yapısı olduğunu önceki başlıkta ifade etmiştik. Şimdi bu bölümleri biraz daha detaylandırma vakti. Karakterin çocukluğundan başlayarak kronolojik biçimde ilerliyor bölümlerimiz. Amaç ise hedefe doğru ilerlemek.

Amacımız uğrunda birtakım engelleri aşmak için bulmacalara çözüm getiriyor, müdahale edebildiğimiz nesnelerle beraber soyut dünyadaki bir sonraki bölüme geçiyoruz. Ta ki bir önceki paragrafta bahsettiğimiz sorun çözüme, eksik parçası olduğumuz insan ile kavuşuncaya dek.

Oyunun bu noktada işleri ağırdan alışı deneyimi iyileştiriyor. Basit bulmacalarla başlayan yolculuk ilerledikçe kompleks bir hale gelebiliyor. Örnek vermek gerekirse, kargocuların yer aldığı, depo benzeri bir bölüm mevcut. Burada yer yer bir forkliftin çatallarını kaldırarak ilerliyor, yer yerse taşınmakta olan kutuları yere bırakarak kendimize yol oluşturabiliyoruz.

Bir bulmaca oyunu olarak Schim’i öne çıkaran, konsepti ve bunu uygulayış biçimi diyebiliriz. Gölgeler ve dolaylı olarak ışık kaynağı aracılığıyla hareket edebilen bir ruh parçası, yer yer perspektifi değiştirerek bir sonraki gölgeye ve nihayetinde insanına kavuşmak için çaba sarf ediyor.Bölümlerin bu yapı üzerine kurulmuş olması ise hemen hemen her bölümde kendini belli ediyor.

Yapım basit veya daha zorlayıcı bölüm tasarımlarını da dengeli bir biçimde yerleştirmeye çalışmış ancak çabası yeterli olmamış. Kimi bölüm yaklaşık 1 dakika içerisinde geçilebilirken kimiyse 5 dakikaya yakın bir sürede tamamlanıyor. Deneyimim boyunca üst üste “çok basit” veya “çok zor” gibi söylemlerim olmadı. Bu uzun soluklu oynayış sekanslarında sorun yarattı ancak ona daha sonra değineceğim.

Gönül isterdi ki yapım yer yer biraz daha zorlayıcı tasarımlar tercih etseymiş. Maalesef bunu bir kez bitirdikten sonrasına saklamış. Oyunu bir kez bitirdikten sonra aktif edebileceğiniz 3 ayrı mod mevcut: Bunlardan ilki extra zıplama özelliğini devre dışı bırakıyor. İkincisi checkpoint sayılarıyla bir oynama yapıyor. Sonuncusu ise normalde sınırsız olan deneme veyahut can hakkınıza bir sınır getiriyor. Bu özellikler extra mücadele arayan kullanıcıların takdirini kazanacak olsa gerek.

Lakin başında durabildiğim süre en fazla 1 saate yakın oldu. Fazlasına çıkamadım, çıksaydım muhtemelen sıkılma belirtileri gösterebilirdim. Böylelikle yaklaşık 3 saatte her bir köşesini kurcalayarak bitirmiş oldum. Yapım her ne kadar rahatlatıcı olsa da oyuncuyu aralıksız bir şekilde ekrana kilitleme noktasında pek başarılı değil. Sürükleyici olmaması gibi yorumlar getirebilsek de nihayetinde bir bulmaca oyunu olduğunu unutmayalım.
Soyut ancak duygu dolu bir dünya ve ambiyans


Bölümlerin ve oynanışın temel unsurlarına değindikten sonra sıra, inşa edilen dünyada. Soyut kelimesi, oyunun büyük bir kısmında karşılaştıklarımızı ifade ediyor. Basit ve şık bir görsellik ile bölüm bölüm değişken renk paleti, o bölüm içerisindeki zaman ve duygu değişimini ve aktarmakta pekala başarılı. Bölümlerin yapı taşlarından olan ışık kullanımının da bu faktörlere etkisi büyük.

Bu soyut dünya içerisinde yolunu kaybetmiş tek Schim bizler değiliz. Yolculuğumuz boyunca başka Schimler ile de karşılaşıyor ve dilersek yardımda bulunabiliyoruz. Neticede bölümler içerisinde dağılmış Schim’ler ve başka bir noktada bulunabilecek bazı eşyalar, bölümün ileri bir noktasında işimize yarayabilir. Fakat bunların büyük bir kısmının opsiyonel olduğu bilgisini de paylaşalım.

Bu paragraf altında biraz toparlayacak olursak Schim, süresi nezdinde çok büyük çaplı olmayan bir bulmaca oyununun yapması niteliklerini karşılıyor. Oluşturduğu bu soyut tatlı dünyada, bölümlere uygun müzik ve ışık kullanımıyla oluşturmuş olduğu o ambiyansı perçinliyor.
Optimizasyon


Schim, iş yükünün büyük bir kısmının 2 kişi tarafından üstlenildiği bir Indie yapım. Büyük çoğunlukla müzikler kısmında destek alan Nils Slijkerman ve Ewoud van der Werf, oyunun optimizasyonu noktasında da iyi bir iş çıkarmış. Günümüz AAA oyunlarını sorunsuz çalıştırabilen bir sistem üzerinde gayet akıcı ve sorunsuz bir deneyim ile yapımın başından ayrılmış bulunuyorum.

Kaldı ki istenilen sistem gereksinimlerine göz attığımızda, gündelik işlerin halledilebildiği herhangi bir bilgisayar bu oyunun üstesinden gelecektir. Mac ve Linux desteklerinin de bulunduğu bilgisini paylaşalım.

Nils Slijkerman ve Ewoud van der Werf tarafından geliştirilen; Extra Nice, PLAYISM iş birliğince yayınlanan Schim, 18 Temmuz 2024 tarihinde çıktı. Eğer okuyacak farklı bir inceleme arıyorsanız incelememize göz atabilirsiniz.