KONU AÇ !

Topluluğumuzda Konular Açın ve Bize Ulaşın !

Yeni Konular !

Konulara Yorum Yapın ve Konunuzu Öne Çıkarın !

Bize Ulaşın !

Yöneticilerimiz Size 7/24 Yardımcı Olmak İçin Hazır !

SİLKROAD TÜRKİYE'NİN EN YENİ SİSTEMLİ VE MÜŞTERİ SEVGİSİYLE EN İYİ REKLAM PLATFORMLARINDAN BİTANESİ SROCENTER SEN YOKSAN Bİ KİŞİ EKSİK !

Oyun Uyarlamalarının Geçmişten Günümüze Kadar Olan Serüveni

srocenter Can

Forum Admin
Moderatör
Center Üyesi
Bilişim Sahibi
Çevirmen
Coder
Grafiker
Guild Master
Guild Üyesi
Reklamcı
Server Sahibi
Supporter
V.i.P
Katılım
18 Haz 2023
Mesajlar
15,992
Tepkime puanı
4
Puanları
38
1940 çıkışlı ilk elektronik oyun Nimatro’dan ve 1972 çıkışlı ilk oyun konsolu Brown Box’tan bu yana video oyun sektörü, çeşitli dallanmalarla birlikte büyük ve çığır açan derecede bir gelişim gösterdi.

Kendi içinde gerçekleştirdiği modernize ve gelişim emarelerini, eğlence sektörünün diğer önemli iki alanı olan sinema ve müzik ile de birleştirmesiyle birlikte bir daha asla önü kapanmayacak derecede geniş popülarite ve bilinirlik elde etti diyebiliriz.

Önü alınamayan bu büyümenin getirdiği sorumluluklar eşliğinde video oyun şirketleri, değişen arz-talep yoğunluğunun karşılanması ve markalarını sadece oyunlarıyla tanıyan kitle haricinde kendilerini milyar dolarların döndüğü sinema sektöründeki pazara da dahil etmek istedi. 90’lı yılların başları itibariyle projelerin beyaz perdede vizyona girmesiyle birlikte yeni bir dönemin başlangıcını haber veren ilk ayak seslerini de böylece işitmiş olduk. TV dünyasında ise uyarlamalar, tarihin ilk ana karakteri olan Pac-Man’in TV serisi ile birlikte 1982 yılından beridir hayatımızın içinde yer etmiş durumdalar.
Oyunlar için yeni bir dönem başlangıcı


Başlıca konumuza değinmeden önce “uyarlama” kavramının genel anlamda neyi ifade ettiğine değinmekte fayda var. Uyarlama denilen terim, sinema sektöründe genel olarak belli bir hikaye ve anlatım temeli olan ürünün (bu ürün; kitap, konumuz olan oyunlar hatta gerçekten yaşamış birinin veya yaşanmış bir olayın yazılı ya da sözel tarihi kaynaklar eşliğinde anlatılmış hali de olabilmektedir) tamamıyla veyahut kısmi bir şekilde bağlamlandırılarak uzun metrajlı film şeklinde beyaz perdede yayımlanmasıdır.

Kısa şekliyle yaptığımız uyarlama tanımına uyan ilk beyaz perde ürünü olan 1993 çıkışlı Super Mario Bros. filmi, dönemin parlayan yıldızı Nintendo ve onun göz bebeği maskot Mario karakterinin zaten hâli hazırda belli olan iyi kitlesinin yanında yeni denizlere yelken açıp hayran kitlesi kazanmak adına çıkış yapmış olan ilk oyun uyarlaması olmasıyla göze çarpıyor.

Luigi ve Mario’nun oyunlarında da yer eden “kaçanı kovala” tarzındaki klasik hikaye temasına sahip olan film; Prenses Daisy, Bowser ve Mario Kardeşler arasında geçen senaryo üçgenine sahip ve anlatılmaya çalışılan hikayenin anlatımı genel olarak bunun üzerinden şekilleniyor.

IMDB’de 4.1 puanlık bir ortalamasıyla da bize nasıl bir yapım olduğunu az çok belli eden film, beyaz perdeye çıkan ilk uyarlama olmasının yanında diğer projelere de öncü olarak “kötü uyarlama” sendromunun sektöre giriş yapmasına ve uzun bir süre boyunca bu etkinin sürmesine sebep olacak olmasıyla tarihe adını o dönemde yazdırmış.
Super-Mario-Bros-Pic-for-misteRNOOB.jpg


Super Mario Bros.’un ardından gelen, sinema uyarlamalarıyla aynı isimli video Double Dragon ve Wing Commander isimli oyunların filmleri, hem gişe alanında hem de inceleme alanında kötü sonuçlar elde ederken aynı dönemde video oyun dünyasını da sarsan iki dövüş oyunu markası olan Street Fighter ve Mortal Kombat da kendi popülerliğinin getirdiği bir etkiyle sinema dünyasına girişini yaptı.

Yine iyi bir senaryo ve kurgudan uzak olmasının yanında bu yapımlar barındırdığı marka adı sayesinde gişede Street Fighter filminin yaklaşık 100 milyon dolar gelir elde etmesinin yanında, Mortal Kombat ve Mortal Kombat: Annihilation filmleri ise toplamda 175 milyon dolarlık bir gelir elde etti. Böylelikle 90’lı yıllar adına gişede en başarılı yapımlar olarak göze çarptılar.
Hollywood’un Sevilmeyen Adamı Uwe Boll ve Yönetmenlerin Yapımlara Etkisi


2000’li yıllara gelmemizle birlikte bizi Crystal Dynamics’in meşhur karakteri Lara Croft adına Angelina Jolie’nin başrol olduğu hâliyle çıkmış iki adet film karşılarken, altı adet ana filminin yanında bir adet reboot yapım ve birçok CGI animasyona, diziye ev sahipliği yapacak olan Resident Evil’in sinema dünyasındaki ilk filmiyle de bu dönemde karşılaşıyoruz. Yine marka adlarının ağırlığından sebep, fena olmayan bir gişe başarısı elde etseler de oyunlarının kalitesine eş değer düzeyde bir film olmayı başaramamışlardır.

Bu dönemde, oyun markaları üzerine yaptığı uyarlama filmlerle adını çokça zikredeceğimiz eski boksör olan yönetmen Uwe Boll, piyasada yavaş yavaş yer etmeye başlayarak birçok marka hakkı üzerine satın alımlar yaparak kendi kendini finanse ettiği Boll KG şirketiyle birlikte projeler üretmeye başlar.

İlk olarak oyun sektöründe korku-hayatta kalma türü adına bir efsane olarak yer eden Alone In The Dark serisinin, aynı isimli beyaz perde uyarlamasıyla birlikte Uwe Boll bize ilk firesini verdi. IMDB üzerinden 2.4 puanlık bir izleyici skoruna sahip olan yapım; yönetmen Boll’un koleksiyonuna Razzie veThe Stinkers Bad Movie Ödülleri organizasyonlarından olmak üzere iki adet Yılın En Kötü Yönetmeni ödülleri eklemesine sebep oldu. Bunun yanında ise film, Golden Schmoes ve Dallas-Fort Worth Film Eleştirmenleri Birliği Ödüllerinden ise Yılın En Kötü Filmi ödülüne “lâyık” görüldü.
alone.jpg


Alone in the Dark’ı, kendisi için sadece bir başlangıç olarak gören Uwe Boll ise yönetmenliğini sürdürdüğü yeni projelere yelken açarak Alone in the Dark filmi ile aynı sene vizyona giren BloodRayne filmiyle Razzie Ödüllerinde ikinci sefer en kötü yönetmen kategorisinde aday gösterildi. Hatta ve hatta yine kendi yönettiği Postal filmi için Razzie ödüllerinde en kötü yönetmen “ödülüne” bu sefer lâyık görülmesinin yanında filmde kendisini yardımcı aktör olarak oynatmasının ardından bu kategoride de alanının en kötüsü olarak aday gösterildi.

BloodRayne ve Jason Statham’ın başrolü oynadığı In the Name of the King serilerine yaptığı üçlemelerin yanında belki de hiç görmediğiniz Far Cry, House of the Dead ve Alone in the Dark’ın ikinci filmi gibi projerlerle de başarı elde edemeyen Uwe Boll; bir World of Warcraft uyarlaması için yapımcı stüdyo Blizzard’a başvurmuş ancak oradan ret cevabı almış ve filmi yapmasına müsaade edilmemiştir.

Kimileri için dünyanın en kötü yönetmeni olarak kimileri için de kendi düzeyinde bir şeyler yapmaya çalışan biri olarak görünen Uwe Boll, 2016’da Netflix ve benzeri servis sistemlerinin piyasaya girmesinden dolayı eskiden beri yaptığı DvD filmlerinden para kazanamadığını belirttiği için film yönetmenliği ve yapımcılığından emekli olduğunu açıklayarak sektörden elini ayağını çekmiş fakat 2022 yılında tekrar şirketinin yapımcısı rolüyle işe geri dönmüştür.
uwe-boll.jpg


Uwe Boll ve filmleri için o kadar olumsuz konuştuk fakat puanlar haricinde “bunun tam olarak dayanağı nedir?” diyorsanız eğer hızlıca bir yakın ve aynı dönemlerde çıkmış diğer adaptasyonlara bir bakalım ve yönetmen-yapımcı faktörünün de biraz daha altını çizmiş olalım.

Örneğimizi Silent Hill’in aynı isimli beyaz perde uyarlaması filmi üzerinden verelim. Filmin yönetmeni olan Christophe Gans, ilk Silent Hill oyununu oynamasının ardındanoyunu çok sevmiş ve bunun üzerine yapımcı Konami’den tam 5 yıl boyunca bu proje için izin almaya çalışmış. En sonunda da izni alıp 50 milyon dolarlık bir bütçeyle birlikte, tutkuyla başladığı işi tutkuyla devam ettirip bütçesinin 2 katı kadar da bir hasılat elde etmiştir. 50 milyon az bir para olmasa da Uwe Boll’un, Dungeon Siege isimli bir rol yapma oyunundan uyarladığı In the Name of the King filmi 60 milyon dolarlık bir bütçeyle hazırlanmış fakat bütçesine kıyasla büyük bir negatif farkla sadece 13 milyon dolarlık bir hasılat elde edebilmiştir.

Gözümüzü farklı bir yönetmene çevirecek olursak eğer 2005 çıkışlı Doom markasına ait aynı isimli filmin yönetmeni Andrzej Bartkowiak da projeyi yaklaşık 60 milyon dolarlık bir bütçeyle çekmiş fakat bu yapım da gişede zarar etmiştir. Filmde, Dwayne Johnson ve Karl Urban gibi şu an için popüler denilebilecek aktörler yer alsa da bu durum projeyi kurtarmaya yetmemiş.

Silent Hill filmi; oyunlarından aşina olduğumuz Pyramid Head, kilise sirenin ardından karanlığın çökmesi, kilise ve içerisindeki başrahibe ana figürü ve marka adına daha nice birçok tanıdık sembol iş yapımda nispeten farklı bir hikaye ile de sununca ortaya dönemin belki de en izlenebilir uyarlaması olarak ortaya çıkmış.
egergergergergertrhfg.jpeg

Oyunları Filmlere Yedirmenin Zorluğu ve Diğer Sorunlar


Video oyunları dediğimiz objeler temelinde önümüzde ilerleyen akışın bizim tarafımızdan kontrol ediliyor hissini “iyi” bir şekilde vermesi üzerine kurgulanan eğlence ürünleri olarak tanımlanabilir. Bu tanım bile en başında bize bir oyunun film uyarlamasını yapmanın zorluğunu açıklar nitelikte.

Oyunlar içerisinde genel olarak içerikle bağ kurmamızı bize; baş karakter, senaryo, atmosfer ve en önemlisi oynanış gibi etkenlerle birlikte sunduğu kontrolün bizde olduğu hissi sayesinde sağlar. Belirttiğimiz şeylerin hepsini bir oyunun mükemmel şekilde yapması gerekmez. Mesela hikayesi sizin için kötü olan bir yapımın, kendisini size güzel bir oynanışla sunması hâlinde telafi etme gibi bir şansı çoğu zaman vardır. Temelinde sadece görerek ve işiterek seyrettiğimiz filmler ise bize oyunlara nazaran daha dar bir pencereden sunulur ve hikaye, olay kurgusu, karakter etmenlerinden herhangi birinin dahi başarısız olması hâlinde izleyicinin kendisini yapıma kapatmasına ve hemen üstünü çizmesine sebep olabilir.

Yapılan uyarlamaların geneli de şimdiye kadar markaların önceki hikayelerine tamamen bağlı olmayıp kendince bir şeyler anlatmaya çalışan senaryolar üzerine kuruluyor fakat bunların büyük bir çoğunluğu ise iyi olmaktan çok uzak yapımlar konumundan öteye geçemiyor. Bulundukları evren adına farklı ve iyi bir hikaye anlatma adına hikayesiyle yarı bağımsız bir şekle sahip olan Silent Hill’in ilk filmi ve tam bağımsız bir proje olan Resident Evil’in aynı isimli ilk filmini ise bu kategorideki istisna örnekler olarak gösterebiliriz..

Finansal konular üzerinden de yürüyecek olursak; Universal Pictures, Warner Bros Pictures, Paramount Pictures vb. büyük film şirketleri ile anlaşamayan yapımlar ise muadillerine nazaran daha az bir bütçeyle birlikte nispeten daha yetersiz bir reklamlamayla, hâlihazırda kâr garantisi olmayan bir işe girişmiş bulunuyorlar. Bu sebeple belki de birazcık internete göz gezdirdiğinizde hiç dikkatinizi çekmemiş ama beyaz perdede yayınlanmış olan birçok uyarlama bulabilirsiniz.

Örnek vermemiz gerekirse; Ubisoft’un yayıncılığında çıkmış çok oyunculu vampir köylü benzeri bir yapıya sahip olan oyunuyla aynı isimli Werewolves Within filmi, 6.5 milyon dolarlık düşük bütçesine rağmen kâr edememekle kalmamış üstüne bir de 1 milyon dolardan bile az hasılat elde etmiştir. Gişede dibi görse de izlenebilir düzeyde absürt-komedi yapısına sahip olan yapım, çoğu uyarlamaya nazaran yüksek bir ortalamayla IMDB’de 6 ve Rotten Tomatoes üzerinde de %80 gibi ortalama üstü bir kullanıcı puanına sahip.
Werewolves-Within-20211111111111.jpg


Yani özet geçecek olursak, oyunların yaşattığı hissiyat ve anlattığı hikayenin film dünyasına uyarlanmış haliyle projeler, hem hâlihazırda var olan oyuncu kitlesini hem de gelecek olan yeni ve geniş sinema kitlesini aynı anda tatmin etme gibi büyük bir yükün altına girmesiyle birlikte zorlaşan işler hâline gelebilmektedir. Oyunlarla içli dışlı olmayan bir ekip ve bütçe darlığı gibi sebepler bu olumsuzlukların arasına eklenirse eğer projenin yarasına tuz basar gibi işlerin daha karmaşık ve ne olduğu belli olmayan bir yola girmesine sebep olabiliyor.

Eğer içimizi yeterince kararttıysak, uyarlamaların iyiye gidişi ve iyi olanların da yükselişi üzerine de konuşmakta yarar var.
Oyun Sektörünün Animasyon ve Anime Dünyasındaki Yeri


Oyun dünyasının henüz daha yeni yeni gelişerek rekabet ortamını oluşturduğu dönemlerde Nintendo ve Sega, ünlü maskot karakterleri ve orijinal oyunlarının yanında çıkardıkları çizgi serilerle de markalarına değer üstüne değer kazandırmayı başardılar. Her ne kadar Sega, hızlı kirpi Sonic ile oyun sektöründe Mario popülerliğine yetişemese de özellikle herkesçe izlenebilir Adventures of Sonic the Hedgehog, Sonic X ve Sonic Boom gibi iyi yapımlarla birlikte TV alanında popülerliği bir nevi ele geçirmişti.
sonic-prerperperererere.jpg


Mario ve Sonic markalarının yanında; Ubisoft’un Rayman’inin animasyon serisi, Nintendo’nun sahip olduğu Pokemon markasının hâlen daha devam etmekte olan yüzlerce bölüme sahip animesi ve marka adına yapılmış birçok anime filmi gibi işlerle markalar, değer üstüne değer ve popülerlik üstüne popülerlik kazanmıştır.

Dünyanın en eski oyun karakteri Pac-Man’in 1982 yılındaki TV uyarlaması animasyonlarından günümüze kadar özellikle anime kökenli birçok başarılı proje gördük live-action filmlere nazaran. Örneklendirecek olursak da efsane dövüş oyunu Street Fighter II’in 1995 çıkışlı Street Fighter II:V isimli animesi, özellikle oyunda sunduğu dövüş mekaniklerinin epikliğini animeye yansıtmayı başarmış, daha ilk bölümünden size sunduğu Ryu ve Guile bar kavgası ile sizi içine çekmeyi bir şekilde başararak kendini izletebilmiştir. Yine aynı şekilde; Devil May Cry, Nier: Automata Ver1.1a, Dragon Quest, Bayonetta: Bloody Fate vb. birçok başarılı uyarlama da geçmişten bu yana güzel bir şekilde kurgulanarak yapılmış birçok proje örneğinden sadece birkaçı.

Animasyon ve anime dünyasının beyaz perde uyarlamalarına nazaran geçmişten bugüne daha iyi kurgulanmış projelere imza atmasının sebebini, bu yapımların tıpkı oyunlardaki gerçeküstü elementlerin üzerine yazılıp çizilerek bir sınır olmaksızın oluşturulmasıyla açıklayabiliriz. Mesela sevdiğiniz veya fanı olduğunuz oyun içerisinde yer alan herhangi bir karakterin havalı aksiyon sekanslarının veya absürt denilecek derecede saçma hareketlerinin live-action bir film projesinde görselleştirilmesi, genel olarak hem yüksek bütçeli CGI çalışmasına ihtiyaç duyması hem de bunu yapacak insanların video oyunlarındaki karakterlere çok iyi uyum sağlaması gerektiği gibi faktörlerle birlikte izleyiciye aktarılması daha da zorlaşan bir süreç haline geliyor.

Sadece oynanışıyla dikkat çeken derin bir lore ya da hikaye unsuru barındırmayan mobil oyun temelli bir marka olmasına rağmen Angry Birds, yapımcısı Rovio’nun aynı isimle çıkardığı iki filmlik seriyle birlikte bize ellerindeki materyali en iyi şekilde sunma başarısını göstermiş ve içerisinde barındırdığı absürt komedi tarzını da bir animasyon filmi olması avantajı sayesinde genel izleyici kitlesine güzel şekilde sunabilmiş. Özellikle Asya pazarında öne çıkan MMORPG oyunu Dragon Nest için yapılan evreni şekillendirmede başarılı iki filmlik uyarlama, Mortal Kombat’ın karakterlerini merkeze alan son dönem animasyon filmleri vb. daha birçok yapımla bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Fakat uyarlamaların geçtiğimiz birkaç senelik süreçte iyice bilinir hâline gelmesinin en önemli faktörlerinden olan servis sistemlerini de anmadan geçemeyiz sanırım.
dragon-nest.jpg

Netflix ve Diğer Servis Sistemlerinin Meydana çıkışı


2007’de kurulmasından bu yana ürettiği orijinal özel içerikleriyle hem iyi bir popülerlik yakalamış hem de abone sayısı itibariyle alanında dünyanın en iyisi olmayı başaran Netflix, bu popülerliğin beraberinde getirdiği büyük sorumlulukla birlikte daha büyük kitleleri kapsayan yollara başvurmaya başlamıştır. Dünyadaki büyük oyun sever kitleyi de kendi servisinde devamlı abone ve gelir kaynağı haline getirmek adına, başta anime ve animasyon bazında olmak üzere birçok uyarlama projesi işine girmiştir.

İşe ilk olarak; Sonic X, Angry Birds, Telltale’in interaktif oyunu Minecraft: Story Mode gibi üçüncü parti uyarlamaları kütüphanesine ekleyerek dikkat çekmeye çalışarak başlayan Netflix, işi daha da büyüttü. Beraberinde 2017 yılında yayınlamaya başladığı ve kendimce çok başarılı bulduğum, Konami’nin aynı isimli oyunundan uyarlama benzer bir senaryoyla kurguladığı Castlevania animasyon serisiyle birlikte çok önemli bir mesafe katetti. Yeteri kadar ciddi ve komik havası, bolca aksiyon sekansıyla da birleşince hem seriyi önceden bilen hem de yeni tanıyacak olan kitleye evreni çok iyi ve dengeli bir şekilde sunan yapım, Netflix’in yayınlayacağı diğer işlere de önayak olmayı başarabilmiştir.

2019’da Henry Cavill başrollüğünde yapılan The Witcher ilk sezonu, uzun bir süre dünya genelinde en çok izlenen yapım olmuş ve hatta marka haklarının sahibi CD Projekt Red, dizinin çıkışından sonra serinin son oyunu The Witcher 3: Wild Hunt’ın satışlarında %554’lük olağanüstü bir artışın olduğunu da . Yine CDPR’ın son oyunu Cyberpunk 2077 adına çıkardığı Cyberpunk: Edgerunners animesi; Attack on Titan Final Season Part 2, Demon Slayer: Kimetsu no Yaiba Entertainment District Arc gibi eli güçlü muadillerine rağmen 10 bölümlük tek sezonuyla 2022 yılının animesi olmayı başarmış ve The Witcher dizisinde olduğu gibi tekrardan marka adını oyuncu sayısı açısından hareketlendirmeyi başarmıştır.

Netflix’in bu ilerlemesinin temelinde, genel izleyici kitlesine evreniyle karakterlerini çok iyi bir şekilde tanıtıp ısındırması ve sadece ismen sahip olmadığı serinin adını, markanın severleri adına çeşit çeşit süsleyip oyuna hakim olanların bileceği gerek cameolar gerek de küçük sembol ayrıntılarla yapımı izleyiciye sunmayı başarabilmiştir. Para tuzağı işlerinden öte olmalarının yanında bu uyarlamaların, farklı bakış açılarının birlikteliğinde işler sunması da izleyiciye markayı iyi aşılayıp oyunların reklamlarını da ustalıkla yapılmasına katkıda bulunuyor.
Castlevania-for-mr.jpg


Yeni gelecek Castlevania spin-off’u Castlevania: Nocturne,live-action filmi, Assasin’s Creed dizisi, live-actionvb. daha birçok projeyle dahaoyuncu abone kitlesini uzunca bir süre kendinde tutmak isteyen Netflix bu uyarlamalara ve elde edeceği büyük kitle üzerine yoğunlaşmış durumda.

Netflix ile birlikte gelen uyarlama sağanağı arasında e tabi diğer platformlar ve şirketler de olduğu yerde durmadı. Warner Bros’un HBO’su, The Last of Us markasının yaratıcılarından olan Neil Druckmann ve oyundaki aktörlerle birlikte çalışarak oyunun hikayesine bağlı kalarak bile kendini çok iyi bir şekilde izleten aynı isimli diziyle ortaya çıktı. Yapım, Emmy ödüllerinde ise 24 dalda aday olarak kelimenin tam anlamıyla ödül törenine “kafa göz dalmış” ve oyunlara bağlı kalınacaksa bile uyarlamalarda kendi çapında yapılması gelen rötuşları, eklemeleri iyi bir şekilde göstermişti bize.

Paramount+, Master Chief’in insani yönlerini daha fazla öne çıkardığı ve karakterin benliğini bulma macerasında yer ettiğimiz Halo dizisi ile bize eşlik ederken, Apple TV+ ise tam anlamıyla bir adaptasyon olmasa da soğuk savaş yıllarında yaşanan video oyun sektörü içerisindeki zorlukları ve lisans alma problemleri gibi bir çok detayı anlatması sebebiyle kesinlikle şans verilmesi gereken bir yapım ile karşımıza çıkıyor. Amazon, Prime Video üzerinde şu an için orijinal bir proje yayınlamamış olsa da ilk oyununa ve romanına sadık bir şekilde oyunun yapımcısı Cory Barlog tarafından üstlenilmiş live-action birdizisi ile birlikte Bethesda’nın ünlü RPG markası için aynı isimli bir bilim kurgu dizisi de platforma eklenmek üzere geliştiriliyor şu anda.
Son Dönemde Beyaz Perdede Olanlar ve Olacaklar


Oyun pazarı, son 10 yılda büyük bir hızda dijitalleşmesiyle birlikte müşteri kazanımı konusunda büyük bir artış yaşadı. Bu artışın iyi kullanılması için ve tabii ki yeni kitle denizlerine yelken açmak için de beyaz perdede gözükmeseler olmazdı. Son birkaç yıldır da oyun yapımcıların özellikle eli güçlü yapım şirketleriyle anlaşması sonucunda daha yüksek prodüksiyonlu ve izlenebilir düzeyde yapımlar görüyoruz.

Son dönemde günyüzüne çıkan daha yüksek bütçeli projelerle birlikte gerek Jim Carrey’li iki adet Sonic the Hedgehog, Pokemon: Detective Pikachu, Mortal Kombat filmi gibi fena olmayan yapımları deneyimleyebildik. Bunların yanında 30 yıl önceki başarısız işin intikamını alırcasına gelerek 1.3 milyar dolardan fazla hasılat edip, şu an bu yazıyı yazdığım sırada 2023’ün en kârlı filmi olan Super Mario Bros. filmi de bize kendisini izleterek birçok kişinin keyifli vakit geçirmesini sağladı diyebiliriz.
mario.webp


Geçmişte yapılan işlere nazaran şu an oyun uyarlamaları adına artılarının eksilerinden daha fazla olduğu bir dönemdeyiz. Ve daha yayınlanması planlanan onca projeyle beraber önümüzde daha izlenecek çok fazla uyarlama işe şahitlik edeceğiz gibi duruyor.
çıkması Planlanan Bazı Filmler
  • Five Night at Freddy’s Filmi (27 Ekim 2023)
  • Return to Silent Hill Filmi (Sızıntı: 26 Nisan 2024)
  • Borderlands Filmi (9 Ağustos 2024)
  • Sonic the Hedgehog 3 Filmi (20 Aralık 2024),
  • Mortal Kombat 2 Filmi (2024)
  • İsmi Belli Olmayan Minecraft Filmi (4 Nisan 2025)
  • Gravity Rush Filmi
  • Jak and Daxter Filmi
  • Sifu Filmi
  • Slime Rancher Filmi
  • Ghost of Tsushima Filmi
  • Days Gone Filmi
  • Death Stranding Filmi
  • Zone Filmi
  • Space Channel 5 Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Just Cause Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Metal Gear Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Just Dance Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Crossfire Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Pac-Man Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Portal Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Saints Row Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Street Fighter Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Streets of Rage Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Tom Clancy’s Ghost Recon Film
  • İsmi Belli Olmayan Tom Clancy’s Splinter Cell Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Dead by Daylight Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Yakuza Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Duke Nukem Filmi
  • İki Adet İsmi Belli Olmayan Five Nights at Freddy’s Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Firewatch Filmi
  • İsmi Belli OlmayanRabbids Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Poppy Playtime Filmi
  • İsmi Belli Olmayan Space Invader Filmi
çıkması Planlanan Bazı Diziler
  • Castlevania: Nocturne (Netflix) (28 Eylül 2023)
  • Arcane 2.Sezon (Netflix)
  • Horizon Dizisi (Netflix)
  • Assasin’s Creed Dizisi (Netflix)
  • İsmi Belli Olmayan Pokemon Dizisi (Netflix)
  • Fallout Dizisi (Amazon Prime Video) (2024)
  • God of War Dizisi (Amazon Prime Video)
  • Mass Effect Dizisi (Amazon Prime Video)
  • Alan Wake Dizisi (AMC)
  • Knuckles Dizisi (Paramount+) (2023 Sonu)
  • Driver Dizisi (Binge)
  • Hunt: Shadowdown (Binge)
  • System Shock Dizisi (Binge)
  • Disco Elysium TV Dizisi
  • Final Fantasy TV Dizisi
  • Plague Tale TV Dizisi
  • Life is Strange TV Dizisi
  • My Friend Pedro TV Dizisi
  • Skull & Bones TV Dizisi
  • Steins; Gate TV Dizisi
 
Üst